Tanrının Kırbacı Atilla ve Katalon Savaşı
Tarihin en büyük liderlerinden biri olan Atilla, eşsiz bir eğitimle büyümüştü. Ama hunlar kendi liderleri gibi gelecekte en büyük düşmanları olacak kişiyi de yetiştirmişlerdir.
Romalı Flavius aetius, çocukluğunu onların yanında geçirmişti ve her hun çocuğun aldığı bu eğitimi almıştı. O öğrendiklerini kullanarak Roma’nın en güçlü generallerinden biri haline geldi.
Hunların yetiştirdiği iki yenilmez komutan, Katalon savaşında tarihin en kanlı çarpışmalarından birine girecekti.
Rua’nın ölümü ile hunlar lidersiz kaldı. Oğulları iktidardaki boşluktan faydalanarak babalarının yerine geçmek istiyorlardı. Ama önce hun kabilelerinin ziyaret ederek diğer liderlerden sadakat yemini almaları gerekiyordu.
Attila ve bleda onlara katılmayı reddetti. 2 kardeş hükümdarlığı kimseye bırakma niyetinde değildi.
Attila kuzenlerini öldürerek ne kadar ciddi olduklarını tüm hunlara gösterdi.
Hun kültüründe hükümdar öldükten sonra yönetime kimin geçeceğini belirleyen bir yasa yoktu. Ölen hükümdarın akrabaları aralarında savaşarak ülkeyi kimin yöneteceğini belirlerdi.
Atilla diğer beyleri toplayarak liderlik görevi için kendini ve ağabeyini atadı. Atilla’nın acımasızlığını ve kararlılığını görenler, korkularından ona boyun eydiler. Bu ikiliye katılmayan beylikler ise hain sayıldı ve tarihten silindiler.
İki kardeş karakter olarak farklı olsalar da birbirlerini tamamlıyor gibiydiler. Bleda sağduyusu ve soğukkanlılığı ile siyasi işlerle ilgileniyordu. Atilla ise askeri dehası sayesinde ülkenin ordularını yönetiyordu. Birlikte hunları çok daha ileri taşımayı planlıyorlardı. Avrupa hun imparatorluğu’nda yaşanan bu gelişmeler romanın dikkatinden kaçmadı. İmparator valentinianus, bu konuyu tartışmak için general flavius aetius huzuruna çağırdı.
İmparatorun Etkileyici bir devlet adamı olduğu söylenemez. Şımarık ve zevk düşkünü birisi olarak bilinir. Her çıkan sonrunda aetius yardımını istese de aralarında bir rekabet vardı.
Valentinianus, generale duyulan saygıyı kıskanıyordu. aetius imparatorluğun tarihindeki en başarılı devlet adamı ve komutanlarından biriydi. Sayısız savaşta askeri yeteneğini kanıtlamıştı.
Askerlerine göre o imparatorluğun gerçek hükümdarıydı. aetius ismi düşmanlarının roma topraklarına girmeden önce iki kere düşünmelerine sebep oluyordu.
General ve imparatorlar arasında gerçekten ilgi çekici bir ilişki vardır. Valentinianus, kendi genelinin siyasi gücünden korkuyordu ama aynı zamanda ona ihtiyacı vardı.
Konuyu aralarında tartıştıktan sonra aetius imparatora humların şimdilik sorun olmadığını söyledi. Generale göre attila ve bleda nen ilk hedefi doğu roma imparatorluğuydu.
o zamanlar roma imparatorluğu o kadar güçlü ki, doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmak zorunda kalmıştı. İki ülkenin de kendi imparatorluğu vardı. Batıran ravennadan, doğu ise istanbul’dan yönetiliyordu.
Doğu ekonomik ve siyasi olarak gücünü korusa da batı roma eski günlerinden uzaktı. Ülkenin güneyinde vandallar batısında ise gotlar büyük tehdit oluşturuyor. şimdi ise kuzeyden attila geliyordu. Hunlar avrupa’da ilk ortaya çıktıklarında bu kıtanın insanları için büyük bir gizemdiler. orta asya dan geldikleri dışında haklarında çok az şey biliniyordu.
Çin seddi inşa edildikten sonra orta asya beyliklerinden bazıları batıya göç ettiler. Ve bu beylikler günümüz macaristan topraklarında birleşerek avrupa hun imparatorluğunu kurdular.
Avrupa’nın hiç tanımadığı türden savaşçılar artık yanı başlarındaydı.
Hunlar tarihe dünyanın en iyi atlı okçuları olarak geçtiler. Özel eyerleri sayesinde at üzerinde 180 derece dönüp muazzam şekilde olabiliyorlardı. Ataş açılarının bu kadar açık olması, onlara savaş meydanında büyük avantaj sağlıyordu.
Roma krizi fırsata çevirerek bu usta savaşçıları kendi çıkarları için kullanmak istiyordu. Bir anlaşma yaptılar. Hunlar diğer kabileleri roma topraklarından uzak tutacaktı. İmparator da bu yardımları için onları altınla ödüllendirecekti. Bleda gelinen noktadan tatmin olsa da attila kardeşinin memnuniyetini paylaşılıyordu. O romanın zayıflığının farkındaydı ve kendini bu imparatorluğu yönetirken hayal ediyordu.
Blada attila kadar hırslı değildi. Atillaya göre kardeşinin bu yapısı hunların gelişmesini engelliyordu. Attila gücü paylaşamayacak kadar seviyordu ve gücün getirdiği sorumluluktan korkmuyordu. Kuzenlerinden sonra sıra kendisine ayak bağı olduğuna inandığı ağabeyine gelmişti.
Birlikte 11 yıl hüküm sürdükten sonra atilla ağabeyini öldürdü.
Bledanın yokluğunda humların dış politikası tamamen değişecekti. Atilla önce doğu roma ile olan anlaşmayı iptal etti ve yunanistan’a kadar önüne gelen her şehri fethetti.
Atilla ordusunun bu gücünü kullanarak balkanların çoğunu kısa sürede ele geçirdi.
aetius hunların şimdilik valentinianus’un problemi olmadığını söylediğinde haklıydı. Ancak atilla’nın doğu roma ile işi bittiğinde sıradaki hedefi kendileri olacaktı.
Ne kadar gözü kara da olsanız anlaşmanız olan bir devlete savaş açacaksanız bir sebep bulmanız gerekir. Atilla da aradığını roma sarayı’nın içinde bulmuştu.
Valentinianus tahtın tek varisi kalabilmek için kız kardeşi honoryanın evlenmesine engel oluyordu. Prenseste 450 yılında ağabeyine misilleme olarak atilla’ya bir mektup ve yüzük gönderdi.
Honoryo bu mektubunda atilla’ya evlilik teklifinde bulunmuştu. Altın yüzük de nişanlandıklarının simgesiydi. Yani atilla bir bakıma kaleyi içten fethe etmişti.
Aradığı fırsat avrupa hun imparatorunun ayağına gelmişti. Atilla hemen valentinianus’a haber göndererek kardeşi ile evleneceğini ve dolayısıyla honoryanın kocası olarak roma imparatorluğu’nu artık birlikte yöneteceklerini bildirdi. Valentinianus, honoryanın bu gizli planını öğrendiğinde karşı adım atmakta gecikmedi ve hemen kardeşine göstermelik bir evlilik yaptırdı. Atilla romalı prensesle evlendirilmeyeceğini biliyordu aslında ama o istediği savaş sebebini elde etmişti.
Atilla Çeyiz olarak istediği toprakları zaten kendi elleriyle gidip almaya hazırdı. Ve o zamana kadar yaptığı en büyük askeri hamleyi gerçekleştirecekti.
451 galya seferi. aetius bir an önce savaş hazırlığına başlaması gerekiyordu. Ama onları tek başına durduramazdı. Valentinianus,a gotlarla ittifak kurarak, birlikte hunlara karşı savaşma fikrini öne sürdü. Imparator bu teklifi düşünmeden reddetti. Gotlara karşı yıllarca mücadele verdikten sonra onlara bu kadar ciddi bir savaşta güvenmeyi önerdiği için aetius hainlikle suçladı. Valentinianus durumun ciddiyetinin farkına varamıyordu. Hunlar eğer galya bölgesine alırsa istila bitmeyecekti. Bu romanın kaybettiği uzuvlardan sadece biri olacaktı. Atilla yavaş yavaş onları zayıflatmayı planlıyordu. Zamanı geldiğinde ise başkent ravenna’yı hedef alacaktı.
aetius imparatorun aksine atilla’nın aklından geçenleri tahmin edebiliyordu. Romalı general hunlarla geçirdiği yıllarda onlardan çok şey öğrenmişti. Onlar gibi ata biniyor, onlar gibi savaşıyor ve onlar gibi düşünüyordu.
Bazen roma’da asil ailelerden gelen çocuklar, anlaşmalar sırasında iki tarafın da birbirine güvendiğinin bir göstergesi olarak karşı tarafa bir tür misafirliğe gönderilirdi. Tabi gönderilen çocuklar gittikleri ülkenin asilleri ile aynı muameleyi görürdü. Onlarla birlikte yeyip içer ve onların çocuklarıyla eğitim görürlerdi, bu durumun esirlikle tek ortak noktası istedikleri zaman eve dönemezdi.
aetius ve atila aldıkları eğitim sayesinde birbirlerine çok benziyorlardı. ikisi de zeki ve cesurdu. Hırslarını kullanarak halklarının gözünde yüksek yerlere gelmeyi başarmışlardı. ikisi de girdikleri hiçbir savaşı kaybetmemişti.
aetius, imparatorun itirazlarına rağmen savaş planları yapmaya devam etti. Ordusunu hazırlayarak düşmanıyla nerede savaşacağını düşünmeye başladı. aetius avının nerede olacağını tahmin edip yolunu kesmeliydi. Romalı general savaş planı yaparken attila galya seferine başlamıştı bile.
orta avrupa şehirleri bir bir hun imparatorunun önünde düşüyordu. Hunlar orduları ne kadar etkili kullansalar da sularla çevrili şehirleri alamamışlardı zaten orta asya’dan da çin settini aşamadıkları için göç etmişlerdir. Ancak atilla’nın önderliğinde bu engeli de aşmayı başardılar.
Askerlere kuşatma kulesi yapıp yapamayacaklarını sorduklarında attila etrafına bir bak ormanın ortasındayız Neden yapamayalım? Dedi. Bu diyalog, atilla’nın hiçbir şeyi imkansız olarak görmediğini kanıtlıyordu.
Surlar her zaman romalılar için istilacılara karşı en büyük savunma hattı olmuştu. Ama artık kendi şehir duvarlarının içinde bile güvende değillerdi. Atilla’nın bu hızlı ilerleyişi valentinianus’un hun tehdidinin ciddiyetini anlamasını sağladı. Yüzyıllardır barbar olarak görüp köleleştirdikleri insanlardan yardım isteme fikri onun için roma’nın şanının ayaklar altına alınması demektir. Ancak farklı bir çözüm üretebilecek ne zamanı ne de imkanı vardı. Ve sonunda imparator aetius Gotarla ittifak yapma teklifini kabul etmek zorunda kaldı. Romalı general yine valentinianusa sözünü geçirmişti.
aetius tam donanımlı lejyonları ile galya’ya doğru yola çıktı.
Romalıların beşinci yüzyılda her ne kadar eski ihtişamları kalmasa da Onlar hala dünyanın en iyi ekipmanları kullanan ordusuna sahiplerdi.
aetius kafasındaki soru işaretleri ile birlikte galya’ya doğru ilerliyordu. Yardımına ihtiyaç duyduğu got kralı theodore ile kanlı bir geçmişi vardı. Hatta aetius hunlarla birleşip teoriyle iki kere savaşmıştı ve her ikisinde de roma kazanmıştı.
aetius Eski silah arkadaşlarına karşı savaşmak için eski düşmanlarından yardım istemek zorundaydı.
Teodorikin 2 büyük düşmanından biri yardım istiyor. Diğeri ise hızla topraklarına doğru yaklaşıyordu. Tabii ki bu aşamada gotlar için mantıklı olan romalılarla işbirliği yapmaktı. Çünkü gerekirse bunlar püskürtüldükten sonra savaşlarına kaldıkları yerden devam edebilirler dedi.
Ama şimdilik aralarındaki husumet bir süre rafa kaldırılmalıydılar.
Büyük bir savaş yaklaşıyordu ve denize düşen yılana sarılır misali bu savaşta herkes tarafını seçmeliydi.
Büyük oğlu torismundu da yanına alarak aetius katıldı. Yola çıktıklarında atilla’nın orleansı kuşattı haberini aldılar. Eğer acele ederlerse şehir düşmeden hunlara yetişebilirlerdi. Eski düşmanlar yan yana at sürüyordu.
aetius orleans’a yaklaştığında hunlar tarafından fark edildi. Atilla düşünmeden kuşatmayı dağıttı. Olası bir düşman saldırısına pozisyon alamadan yakalanmak istemiyordu. Ordusunu orleans’ın kuzeyine doğru harekete geçirdi. Düşmanıyla savaşacak açık bir alan bulmak istiyordu. Böylece okçularının avantajını kullanabilecekti.
Tarihçilere göre atilla askerlerini düşmana nadiren yakın temasta sokardı. Onun yerine çok daha etkili bir taktiğe sahipti. Hunlar oklarını gökyüzüne doğru fırlatarak düşmanların kalkanlarını yukarı kaldırmalarını sağlıyorlardı. Bir sonraki hamleleri ise oklarını direkt olarak önleri açılan düşmanlarına yönetmekti.
Gece yarısı olduğunda attila istediği savaş alanı bulmuştu. aetiusla katalan ovasında karşılaşacaktı ve ordugahını buraya kurdurdu. Atilla’nın kampında savaş hazırlıkları devam ederken, hun imparatoru kabile kahinin çağırdı ve savaşın sonucunun ne olacağını sordu.
Hunlar doğanın insan üzerindeki gücüne inanıyorlardı. Kahinler ve şamanlar da bu güçlerle iletişime geçmelerini sağlıyordu. Kahin, askerler için her zaman iyi bir moral kaynağıydı ve hep attila’nın kazanacağını görürdü. Ama kehanetler bu sefer atilla’nın duymak isteyeceği türden değildi. Kahin savaşta bir komutanın kazanacağını, bir komutanını kaybedeceğini ve bir komutanınsa öleceğini söyledi. Atilla’ya göre kahin, bu kez işini iyi yapamamıştı. Dolayısıyla yaşamasının bir anlamı yoktu.
Zaten atilla romalıları yenmek için kendisinden başka hiçbir gücün gerekmediğine inanıyordu.
Ancak sabah olduğunda önemli bir gücün yatsınamayacağını anlayacaktı. Flavius aetius. 20 haziran 451 günü romalılar ve gotlar toplamda 80000 kişilik ordularıyla katalon ovasındaydı.
Attila istediği ovayı bulmuştu ama gün ışığında arazi inceleme fırsatı yakalayamamıştır. aetius Doğru güzergahı kullanarak atilla’nın savaş pozisyonu almasını engellemişti.
Atilla önceden pozisyon alamasa da vereceği, hızlı ve doğru kararlarla bu savaşı da kazanabilecek bir askeri dehaya sahip, üstelik 100000 kişilik ordusuyla sayısal avantaj da onun elindeydi. Savaş meydanında hun ordusunun sağ tarafına doğru bir yükselti vardı. Aslında 2 komutanın da aklımdan aynı şey geçiyordu. Bu tepeye sahip olan savaşı kazanacaktı.
Rolamlı general Tepeye atilla dan önce sahip olmak istiyorsa kusursuz bir plan yapmalıydı. Teoderik ve oğlu torismondu savaştaki rollerini dağıtmak için yanına çağırttı. Teodorik sağ kanadın merkeze yakın kısmını tutacaktı.
Torismondsa en dışta bekleyecek ve gerektiği zaman süvarileri ile birlikte babasına destek olacaktı. Yardıma gelen kabileler ise merkezi koruyacaktı. aetius ve lejyonelleri de savaştaki en kritik misyonu üstlenerek soldaki tepeyi hunların almasına engel olmaya çalışacaktı.
Romalı general büyük sorumlulukları üzerine almaya alışmıştı.
aetius Yıllardır başarısız bir imparatorun açıklarını kapatıyordu. Şimdi ise valentinianus ondan tüm roma tarihini ve mirasını korumasını bekliyordu.
Attila tarihin en dehşet verici savaşçılarından biriydi. Fethettiği yerlerde yakıp yıkıyordu. Bu yüzden romalılar ona tanrı’nın kırbacı adını vermişlerdi. Eğer savaşı kaybederse hun imparatorluğu savunmasız kalan roma da taş üzerinde taş bırakmayacaktı.
aetius o gün romalıların tanrının kırbacından korkmadığını kanıtlamaya hazırdı İki komutan da birbirlerinin görüş mesafesinde pozisyon aldılar ve ilk hamleyi kimin yapacağını beklemeye başladılar.
Rivayete göre, hunlarla savaşanlar onları nadiren görürlerdi. Ama ovadaki manzara anlatılanlardan çok farklıydı. atila bu savaşta ordusunu tüm ihtişamı ile gözler önüne sermişti. Saat öğlen 12 yi geçiyordu. Avrupa hun imparatoru ilk hamleyi yapma kararı aldı.
Hunlar savaşlarda olabildiğince az kayıp vermek için düşmanlarının kör noktalarını hedef alarak onları uzak mesafeden vururdu. Ancak romalılar bu saldırıya hazırlıklı idi. Atilla sıradaki adımı atıp büyük bir atlı birliğini düşmanın merkezine gönderecekti. Kendisi ise öncülük ettiği askerlerle tepede romalılara karşı üstünlük sağlamaya çalışacaktı. Hunların yanında yer alan kabileler ise teodorikin liderliğindeki gotlarla ilgilenecekti. Atilla saldırı öncesinde askerlerine bir konuşma yaptı. Onlara ordusunun geçmişteki kahramanlıklarını hatırlattı. Ertesi gün bu saatlerde savaşı kazanmış bir şekilde evlerine döneceklerinin sözünü verdi.
Hunlar komutanlarının yenilmezliğine güveniyorlardı ama fark etmedikleri şey aetius da savaş alanında neredeyse atilla kadar başarı olmasıydı. Oda daha önce girdiği hiçbir savaşı kaybetmemişti.
Romanın varlığı aetiusda katalon ovasında yenilmezliğini korumasına bağlı idi. Hunlar saldırı emriyle harekete geçti. Savaşta ilk sıcak çatışma merkezde yaşanacaktı.
Hun atlı ve piyadeler var güçleriyle saldırdılar. Bu darbe roma ve diğer kabilelere bir balyoz gibi vurdu. Merkezde büyük bir çarpışma yaşanıyorduk. Atilla ve aetius tepeyi ele geçirme mücadelesine başlamak üzereydi.
İki lider de ordularının en güçlü birliklerini yönetiyorlardı. Savaşın en önemli hattında kendilerinden başkasına güvenmek zaten ahmaklık olurdu.
İlk çarpışmaların sonunda ne aetius tepenin sol tarafını, atilla ise sağ tarafını ele geçirmişti. Ve iki tarafta elde ettiklerinden tatmin olmamıştı.
Tepede aetius ve atila yeni bir karşılaşmanın arifesinde iken ovanın diğer ucundaki teodorik yerini başarılı bir şekilde koruyordu. Ama merkezdeki kabileler hunlara karşı zor anlar yaşıyordu.
aetius ordusunun en zayıf birlini aslında yem olarak kullanmış onları merkeze yerleştirerek atilla’nın dikkatini dağıtmayı planladı ve bu yüzden atilla atlıların yarısını kabilelerin üzerine yolladığı için tüm gücüyle tepeye saldıramıyordu eğer merkez düşme tehlikesi yaşarsa da teodorik onlara yardıma gidecek.
Merkez dağılmaya başlamıştı. Teodori aetiusun dediğini hatırladı ve bir gurup askeri yanına alarak o bölgeye yöneldi. Babasının kanadı terk ettiğini gören torismundda bunu savaşa girmek için bir işaret olarak anladı. Süvarileri ile birlikte gotların kalanına yardıma gitti. İki tarafta sonuç alamadan savaş saatlerce devam etti. Hun süvariler romalıları çok zorlasalar da tepedeki üstünlüğü bir türlü ele geçiremiyorlardı. Rejyonlerler alışılagelmiş askeri taktikleri ustaca uyguluyorlardı.
Romalılar kusursuz silahlarını disiplinle kullanıyor, hunlar ise hızlarını cesaret ile birleştiriyordu. Ve bu denge iki tarafında kayıplarının 10binlere ulaşmıştı.
Merkez hattına yardıma giden got birlikleri de dökülen kandan fazlası ile nasibini alıyordu. Hunlar tarafından etrafları sarılmıştı. Teodor bunu farketti ve daha iyi bir pozisyon almak için adamlarına geri çekilmelerini emretti. Ancak geri çekilirken dikkatsiz davrandılar. Arkalaradından gelen bir gurup atlı tarafından saldırıya uğradılar ve saldırı sırasında got kralı atından düştü. Torismund sa yaşananları farkederek atını onlara doğru sürdü. Hunlar merkez hattında büyük üstünlük sağlamıştı. Bunu gören atillanın artık savaşı kazanmak için son hamleyi yapması gerekiyordu. Ancak lejyonerler disiplinli askerlerdi ve çarpışma esnasında hatlarının bozulmasına müsaade vermiyordu.
Atilla bir yolunu bulup lejyonerlerin çözülmesini sağlamalıydı. Romalı generalle uzun süredir birbirlerini görebilecek yakınlıkta savaşıyorlar ve eğer atilla aetiusu öldürürse romalı askerlerin direnci kırılacaktı ve savaşı kısa yoldan bitirecekti. Atilla askerlerine bu tepede hayatlarının en büyük zaferinin yattığını söyledi ve en önde savaşmaya başladı.
Atilla aetiusun savaştığı alana doğru ilerledi. Kafasında kahinin söylediklerinin gerçekleşeceği ihtimali vardı. Madem bir komutan ölecekti, o kişi romalı general olmalıydı. Ancak atillanın lejyonerlerin oluşturduğu koruma duvarını aşıp bunu başarması hiç kolay değildi. Bu sırada torismund merkez hattından geri çekilen askerlerinin yanına ulaşmıştı. Yorgun düşen gotlar tekrar çarpışmaya girmeden önce dinleniyorladı. Torismond krallarının nerede olduğunu sorduğunda atından düşüp kaybolduğunu söylediler.
Bu durum generalin işine yaramıştı. Çünkü gotlar krallarını kurtarmak için savaşa daha hırslı girdiler. Gotlar Hunların merkez hattına çok büyük bir darbe indirdiler.
aetius genç torismunda güvenmekte haklıydı. Onun babası için yaptığı bu cesurca saldırı hunları adeta şaşkına çevirdi.
Gotlar öldürücü darbeyi indiremediler. Merkezdeki hunlar at üstündeki hızlarını kullanarak karanlıkta kayboldular. Güneş battığında tepedeki savaş hala devam ediyordu. Hayatta kalan askerlerinde güçleri tükenmişti. Hatta tarihin en yetenekli savaşçılarından biri olan atillanın dahi silahını sallamaya hali yoktu ve bu haldeyken aetiusu öldürme hedefini gerçekleştirmesi mümkün görünmüyordu. Tüm planları alt üst olan atilla hıncını romalı askerlerden çıkarıyordu.
Savaştan çekilmek atilla için kolay bir hadise değildi. Çünkü yenilmez atilla geleneğinin bozulmasını istemiyordu. Ama hun imparatorunun başka çaresi kalmamıştı. Etrafı cesetlerde doluydu ve karanlıkta ne kadar asker kaybettiğini kestiremiyordu. Ordusunun kontrolünü tamamen kaybetmişti. Atilla hayatında en zor kararı verip ilk kez zafer kazanamadan bir savaştan çekilecekti ve ordugahına dönecekti.
aetiussa bu kadar yolu atillayı elinden kaçırmak için gelmemişti. Fakat gecenin karanlığında hun kampından gelen oklar yüzünden yerinden kımıldayamadılar. aetius geceyi gotların kalkanlarının arasında geçirdi. İlerleyen saatlerde ok yağmuru durduğunda bunu geri çekilmek için fırsat gördüler. Romalı general savaşa ertesi gün devam etmeyi planlıyordu. İki tarafında ordularının büyük bir kısmı karanlıkta kaybolmuş, aramalara sabah başlacaktı. Şimdikik herkes tetikte olmalıydı. Atillayı uykusuz bir gece bekliyordu. Adamlarına bir cenaze ateşi yaktırdı ve bu savaşı kaybedeceğine ölmeyi tercih edeceğini söyledi. Kaybetmeyi bilmeyen atilla askerlerini tekrar motive ederek sabaha savaşa hazır olmalarını istedi.
Güneş doğduğunda korkunç manzara ortaya çıkmıştı. Kayıp olduğu sanılan askerler savaş alanında ölü olarak yatıyordu. Tahmini 100 bin kişi…
Gotlar sabahın ilk ışıkları ile krallarını aramaya başladılar ve onu ceset yığınlarının arasında cansız yatarken buldular.
Torismondun yas tutacak zamanı yoktu. Halkının yeni kralı olarak babasının öcünü almalıydı. Hunların kampına girip atillanın gazabına bir son vermek istiyordu. aetius ona sabırlı olması gerektiğini o kampa girmenin intihardan bir farkı olmadığını söyledi. Savaş alanına döndüğünde atillada çok fazla adam kaybettiğini gördü ve çok daha sakin kafayla düşünüyordu. Yorgun askerlerle savaşa girmektense bir sonraki seferde daha güçlü mücadele etmek mantıklı geldi. Askerlerine geri çekilme emri verdi ve galya seferine son verdi. Hunlar evine dönüyordu. Katalon savaşı savaşmaya hali kalmamış iki ordunun da geri çekilmesi ile son buldu. aetius bir efsaneyi bitirdiğini iddia ediyordu ama atillanın hikayesi burada sona ermeyecekti. Atilla yarım bıraktığı işi bu kez tamamlayacaktı. Hun ordusu önüne çıkan her şeyi yıkarak batı romanın başkenti ravennaya kadar ulaştı. Onları bu kez ne aetius nede valentinyanus durdurabilmişti. Artık romalıların kaderi tanrının kırbacının onlar hakkında vereceği karara bağlıydı…